Tanıklığın Dönüşüm Gücü: Yasta, Kaybın Eşiğinde ve Sessizlikte Bir Ses Olmak
"Beni biri duyduğunda, sadece anlatmış olmuyorum. Yeniden var oluyorum." Bu söz, kayıp yaşamış, yas tutan ya da ağır bir travmadan geçmiş insanların içsel hakikatine dokunur. Travma yalnızca başımıza gelen şey değil, aynı zamanda anlatamadığımız, tanık bulamadığımız acıdır. Judith Herman, "Travma ve İyileşme" adlı eserinde şöyle der: "İyileşme, güvenli ilişkiler içinde, travmanın tanınmasıyla başlar." Yani acıyı onarabilmek için, önce o acıya bir başkasının gözünün, kulağının ve kalbinin dokunması gerekir. Tanıklık, işte bu noktada hayati bir rol oynar. Tanıklık Nedir? Tanıklık, sadece dinlemek değildir. Dinleyeni de dönüştüren bir etkileşimdir. Shoshana Felman ve Dori Laub, "Testimony: Crises of Witnessing" adlı kitaplarında tanıklığın çift yönlü dönüşüm yarattığını savunurlar: "İyileşme sadece anlatanın değil, tanık olanın da dönüşmesidir." Bir başkasının acısına gerçekten kulak vermek, kişinin kendi içsel duyarsızlıklarını da fark et...