: Post-Cemaat Dönemde Psikolojik İyileşmeye Dair Notlar



Bazı yapılar, içine doğduğun, büyüdüğün ve kendini bulduğun yerlerdir. Kimi zaman bir okul olur bu, kimi zaman bir fikir hareketi, kimi zaman bir inanç topluluğu. Fethullah Gülen cemaati, uzun yıllar boyunca birçok insan için tam olarak böyle bir aidiyet alanıydı.

İçinde anlam vardı, hizmet vardı, maneviyat vardı. Ve bir gün, her şey dağıldı.

Ahmet T. Kuru’nun “Türkiye’nin Post-Cemaat Sorunu” başlıklı yazısını okurken, bir sosyal bilimci olarak yaptığı analizden çok daha derin bir şey hissettim: bir topluluğun değil, bir kimliğin çöküşü.

Bu yazıda o çökmenin insan ruhunda nasıl izler bıraktığını, nasıl görünmez yaslar ve sessiz hayal kırıklıkları yarattığını anlatmak istiyorum.

Kayıp Ama Ne Kaybı?
Cemaatin dağılmasıyla birlikte birçok insan yalnızca bir yapıyı kaybetmedi.
•⁠  ⁠Dostlarını,
•⁠  ⁠Hayat amaçlarını,
•⁠  ⁠Manevi yolculuklarını,
•⁠  ⁠Belki de en önemlisi, kendilerine dair tanımlarını yitirdi.

Bu, basit bir kopuş değil. Bu, varoluşsal bir sarsıntı.

İnandığın şeyin bir anda “suç unsuru” ilan edilmesi, sadece dışsal değil, içsel bir yıkım yaratır. Ve çoğu zaman bu yıkım sessizlikle geçiştirilir. Çünkü toplum bu yarayı görmek istemez.

Ahmet T. Kuru Ne Diyor?
Kuru’nun yazısında vurguladığı gibi, cemaat sonrası dönemde bireylerin çoğu, özgürleşme yerine, yeni bir kimlik inşa edememe sıkıntısıyla baş başa kaldı. Eski aidiyet çöktü ama yerine konabilecek bir toplumsal ya da bireysel çerçeve gelişmedi.

Bu da psikolojik anlamda şu anlama geliyor:
İnsan yeni bir "anlam haritası" çizemediğinde boşlukta kalır.

Psikoterapi odasında en çok duyduğum cümlelerden bazıları:
•⁠  ⁠“Kendimi bomboş hissediyorum.”
•⁠  ⁠“Artık neye inanacağımı bilmiyorum.”
•⁠  ⁠“İçimde bir öfke var ama kime olduğunu bile bilmiyorum.”

Bu Ne Tür Bir Travma?
Bu, anlamsızlık travmasıdır. Viktor Frankl’ın dediği gibi, “İnsan anlam kaybına tahammül edemez.” Ve şu an birçok eski cemaat mensubu tam da bu boşlukla baş etmeye çalışıyor.

İyileşmek Mümkün mü?
Toplumun tanımadığı bir travmanın iyileşmesi elbette zor. Ancak bireysel düzeyde yapılabilecek çok şey var.
1.⁠ ⁠Yasınızı Tanıyın
Cemaatin çöküşü, birçok kişi için gerçek bir kayıptı. Bu kaybı inkâr etmeyin. Yas tutmak, iyileşmenin ilk adımıdır.
 2. Kendinize Şefkatli Yaklaşın
Niyetiniz kötü değildi. Her insan hata yapabilir. Kötüye kullanılmış olmanız, sizin değersiz olduğunuz anlamına gelmez.

3.⁠ ⁠Anlatın
Yazın, konuşun, bir terapiste gidin. Duygular söze dökülmediğinde içeride daha da büyür. Travma, dile gelmeden iyileşmez.

4.⁠ ⁠Yeni Değerler Edinin
Cemaatten sonra boşluk oluştuysa, bu alanı yeni anlamlarla doldurun: adalet, özgürlük, aile, eğitim, üretim…

5.⁠ ⁠Yalnız Olmadığınızı Bilin
Aynı süreci yaşayan insanlar var. Akran destek grupları, online topluluklar, bireysel bağlantılar—iyileşme birlikte olur.

Son Söz
Post-cemaat dönem, sadece bir siyasi ya da dini yapının değil, binlerce insanın iç dünyasının yeniden şekillendiği bir dönem.

Bu geçiş sancılı. Ama aynı zamanda iyileşmenin de ilk adımı olabilir.

Kimlikler yıkılır, inançlar kırılır, aidiyetler biter. Ama insan ruhu kendini yeniden kurma gücüne sahiptir.

Ve bazen iyileşme sadece şu cümleyle başlar:
“Seni anlıyorum.” Lara K Mangan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sessiz Bir Tanıklığın Ardından

İmtihan Algısının Gölgesinde: İnançlı Bireyde Sorumluluk, Özgürlük ve Kendini Gerçekleştirme